Beni beklemediğin belli. Ama benim beklediğin kişi olmadığım nereden belli? Belki benim o.
Her şey daha önce yaşanmış… Kullanılmış ilişkilerdeki ikinci el ucuzluğunu aşk zannediyoruz…
Çocukluğuma sinmiş bir hasret sözcüğü hiçbir zaman kalemimin peşini bırakmadı.
Sabahları zordur korsan sevişmelerin; Eski yaraların ağrır…
Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!
Harflerin sözcük oluşturmak için biraraya gelmesi imece usulü bir hüzün inşaatıdır çoğu zaman.
Tükürüğümüz bile yetmiyor artık yaralarımızı iyileştirmeye.
Dünyada dertli yalnız sizler misiniz?.. Ben ne kendimden kaçıyorum ne de insanlardan. Dertlerimle ortak yaşıyorum.
Seni seviyorum diyor yalandan, vallahi bak diye and veriyor sahtekâr…
Hiçbir acı bıraktığımız yerde kalmaz onu yanımızda taşır yeni baharlara ekeriz.
Son kullanma tarihi bir türlü geçmeyen hüzünleri hatırlatır yolculuklar.
İyilik kolaydır kötülük maharet ister iyi olmak için kimseye kötülük yapmamak yeterlidir ama kötü olmak için daha çok çalışmalısınız.
“Aşk dediğin biraz kirlenmeyi göze almaktır, çünkü en temiz şeyler bile dokunuldukça değişir.”
“Bir aşka yetecek kadar ve anımsatacak kadar sebepsiz bir ölümü, acılarımız ve kafiyelerimiz var… işte hepsi bu kadar..”
“Gözüme ilişti gözün içimde infilak saati! yasak baktın nikotin sıcağıma, bir sigara daha yaklaşıyor bahar. ellerin yanında değil, gemiler kalkıyor avuçlarından bütün limanlarda bir telaş, yaklaşıyor bahar.”
“Aşkları da devralır mı kalp nakli yaptıranlar?”
“Bu ufukta bitiyor yüzün ve başka bir gökyüzü başlıyor komşu ellerle sarmalanıyorsun yanıyorsun.. ne kadar övülsen az avazım çıktığı kadar susuyorum ismindeki sesli harfleri.”
“Gülüşünde bir mana var saklayamazsın, bütün iç savaşlarda rehin alındı bu yürek kandıramazsın.”
“Senin sesinle başlayan bir ıslık kehribar kokusu kulaklarımda nasıl bir nargile yakmak bu fitil gibi sarhoşlukta..”
Sevginin bir dile getirileni, bir de hissedileni vardı. Birincisine yalan ve aldatmak hissi karışabilirdi. İkincisinde bu his yok denecek kadar zayıflıyor, belki de tamamen ortadan kalkıyordu.
Kafeterya da olur aslında öğrenciler devamlı tost yiyor. Gençlik işte… Bayılıyorlar bastırılmış şeylere!
“Bana bak bu uzun cümleler senin hayatını kısaltıyor ona göre…”
Aslında evlilik güzel bir şey ama evlenen sen değilsen.
Öyle bir yere geldi ki insan, şeytanı bile işinden emekli etti.
Gülüşlerini kaybetme, bırak bahçemde çiçekler açsın.
Öyle uzaksın ki, üflesem soğuyacaksın, sarılsam okyanus.
Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık olmak içinse erken.. Beni sevda yerimden vurdu yine zaman.. Şimdi sana söylenecek tek cümle; Bende sana yetecek kadar ben kalmadı…
